Meclis Genel Kurulu’nun 25 Mayıs 2022 tarihli oturumunda CHP Grubu’nun, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kanun değişikliği gerektiren pilot kararlarının belirlenmesi ve bu kararların TBMM tarafından ivedilikle uygulanması için yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla verdiği Meclis Araştırması Önergesi görüşmelerinde AK Parti Grubu adına söz alan Anayasa Komisyonu Başkanı Yusuf Beyazıt şu açıklamayı yaptı:
”Adalet Bakanlığımızla koordineli bir şekilde bu süreçler takip edilmekte, mevzuat noktasında gerekli çalışmalar yapılmakta ve yeni adımlar atılmaktadır. Pilot kararların yasal düzenleme getirmesi halinde, Meclisimiz üzerine düşen görevi yerine getirmektedir ve bundan sonrasında da getirecektir.”
Pilot Kararlar
Hakim İnsan Hakları Tazminat Komisyonu Üyesi Murat Sekmin’in ifadelerine göre pilot kararlar şu şekilde açıklanıyor1:
“AİHM, kendisine yapılan benzer nitelikteki çok sayıda davada, aleyhine başvuru yapılan devlette insan hakları ihlaline yol açan sistematik ve yapısal bir sorunun varlığını tespit ettiğinde, pilot karar uygulaması yapabiliyor. Bu yöntemde AİHM bir başvuruyu pilot dava olarak seçmekte, bu başvuru çerçevesinde ilgili ülkedeki yapısal ve sistematik sorunu tespit ettikten sonra, kendisine yapılmış olan benzer nitelikteki diğer başvuruları beklemeye alıyor. Pilot karara konu yapısal sorunu çözmek için ilgili devlete belli bir süre veren AİHM, bu süre zarfında beklemeye aldığı başvuruları incelememekte ve ilgili devletin konuyu iç hukukunda çözüme kavuşturacak bir düzenleme yapmasını beklemektedir.
İlgili devlet tarafından gerekli düzenleme yapıldıktan sonra, iç hukukta ihdas edilen çözüm yolunun etkin bir yol olup olmadığını inceleyen AİHM, yeni oluşturulan yolun etkin olduğuna karar verirse, daha önce beklemeye aldığı başvuruları söz konusu iç hukuk yoluna müracaat etmeleri için kabul edilemezlik kararıyla reddetmektedir.“
Pilot Kararların Belirlenmesi ve Uygulanması için Verilen Meclis Araştırması Önergesi
TBMM Genel Kurulu’nun dün yapılan oturumunda araştırma önergesi üzerine CHP Grubu adına söz alan Anayasa Profesörü İbrahim Özden Kaboğlu, Anayasa Mahkemesi ve İHAM'ın pilot kararları çerçevesinde yapılacak mevzuat değişikliğinin ilk ve doğrudan muhatabının TBMM olduğuna dikkat çekti.
Kaboğlu, Yargı Reformu Strateji Belgesi'nde bununla ilgili yer alan "Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihatlar ile Avrupa Birliğinin insan haklarına ilişkin müktesebatı Avrupa insan hakları hukukunu oluşturmaktadır. Türkiye, bu ortak hukukun bir parçasıdır" bölümünü de okudu. İYİ Parti Grubu adına söz alan Antalya Milletvekili Feridun Bahşi ise şu açıklamada bulundu:
“Pilot kararlar Türkiye Büyük Millet Meclisinin yasama faaliyetlerinde bir çerçeve oluşturmalıdır, bu kararlar doğrultusunda da yasal düzenlemeler yapılmalıdır; bu, hukuki bir zorunluluktur”
Kanunların ivedilikle Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarına uygun hâle getirilmesi gerektiğini savunan HDP Grubu adına konuşan Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu ise şöyle devam etti:
“Örneklersek, terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçunun düzenlendiği TCK 220/6-7'nci maddeleri nedeniyle o kadar çok sayıda insan aslında düşünce, ifade özgürlüğü hakkı; toplantı, gösteri hakkı ve örgütlenme özgürlüğü hakkını kullanırken ceza alıyor ki bu nedenle AYM ve AİHM önündeki başvurular da inanılmaz yoğunlukta.”
TBMM Genel Kurulu’nda diğer önemli ifadeler ise şöyle:
CHP GRUBU ADINA İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU
“Sayın Başkan, Divan, değerli vekiller; Anayasa Mahkemesinin ve İnsan Hakları Avrupa Mahkemesinin yasal düzenleme gerektiren pilot kararlarının belirlenmesi ve genel olarak bu tür pilot kararlara gelecekte yüce Meclis tarafından ivedi biçimde düzenleme yapılabilmesi için atılması gereken adımların incelenmesi amacına yönelik araştırma önergemiz hakkında söz aldım.
Pilot karar tekniği, yapısal bir sorundan kaynaklanan ve çok sayıda kişiyi ilgilendiren davalarda kısaca AYM ve İHAM'nin alınması gereken genel önlemleri belirlediği karar uygulamasıdır. Muhatap organ, yürütme, yargı ve yasamadır. Pilot kararlara göre "yasa" adı verilen hukuki işlem öngörülebilir, anlaşılabilir ve ulaşılabilir olma bakımından belli özellikleri yansıtmadığı sürece adı "yasa" olsa da içerik olarak yasa sayılamaz. Yasal nitelik taşımayan maddeler yürürlükte oldukları sürece sistematik hak ihlallerine neden oldukları için değiştirilmeli, yeniden düzenlenmeli veya yürürlükten kaldırılmalıdır. Dahası, yasama organı, benzeri düzenlemelerden kaçınmak ve adil yargılanma hakkı doğrultusunda düzenlemeler yapmak yükümlülüğündedir.
Sayın Vekiller, eğer nitelikli yasama sürecini işletemezsek yurttaşlarımızın hukukunu, çocuklarımızın istikbalini, ülkemizin varlığını ve doğamızın geleceğini tehlikeye atan yasaların neden olduğu ve olacağı sorumluluk çok büyük olur. İHAM benzer kararlar konusunda giderek artan iş yükü altında boğulmamak için 2000'li yıllarda başlattığı pilot karar tekniğinin iki ana nedeninden birisi yargılamaların makul süreyi aşması, diğeri ise yargı kararlarının uygulanmasına ilişkin güçlüklerdir. Bu amaçla vermiş olduğu "Daneshpayeh" ve Ümmühan Kaplan kararlarından hareketle yüce Meclisimiz 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'u çıkardı 2013'te.
İşte, pilot karar niteliğindeki kararlar benzer tüm dosyalara uygulandığından büyük önem taşımakta, ayrıca Anayasa Mahkemesi iç tüzüğünde de açıkça bu öngörülmektedir. Doğrudan yasal düzenlemelere ilişkin olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 2011 yılından bu yana verdiği ve son beş yılda artan pilot kararlar kalemine Anayasa Mahkemesi kararları da eklenmiş bulunuyor. İşte bu çerçevede yüce Meclisimiz somut düzenlemeler yapmak zorunda; bunların başında -bu yasaların başında- Türk Ceza Kanunu gelmekte ve bunun özellikle 301, 220, 314, 299, 125 gibi maddeler açıkça neden yasa niteliği taşımamaktadır bu kararlarda belirtilmektedir. Örneğin, madde 301, kullandığı kabul edilemez derecedeki geniş sözcükler öngörülebilirlik eksikliği nedeniyle bir kanun oluşturmamaktadır.
Madde 220'nin 6'ncı fıkrası, Ulusal mahkemelerce üyeliğe dair herhangi bir somut delil bulunmaksızın yalnızca temel özgürlüklerin kullanılması ile yasadışı örgüt üyeliği durumlarının denk tutulmasına varacak geniş yorumlara karşı yetersizdir.
Madde 314, tutuklamayı haklı kılabilecek eylemler yelpazesi fazla geniş olup mahkeme ve makamların keyfî müdahalelerine karşı yeterli koruma sağlamamaktadır.
Madde 299, Cumhurbaşkanına hakaret suçu ve uygulaması, Anayasa 26 ve AİHS madde 10'a açıkça aykırıdır. Buna göre, hakaret alanında devlet başkanına özel olarak yüksek seviyeli bir koruma sağlanması sözleşmeye uygun olmayıp devletin, devlet başkanının itibarını korumaktaki çıkarı hakkında haber verme ve görüş ifade etme hakkına karşı ona bir ayrıcalık ya da özel koruma tanınmasını haklı kılmaz.
Yine, 125'inci madde... "Kamu görevlilerine tanınan üstün koruma, üst düzeyde koruma, seçilmişlere de tanınamaz." biçimindeki düzenleme... Bu 3 madde yani 125, 299 ve 301'inci madde "pilot kararlar" hanesinde yer alan bu maddeler, Sayın Kaftancıoğlu'nun mahkûmiyet kararlarında uygulanan maddelerdir, dikkatinizi çekmek isterim.
Anayasa Mahkemesi özellikle vermiş olduğu sulh ceza mahkemelerinin internetteki haberlerin erişime engellenmesi kararıyla ilgili pilot kararında 5651 sayılı Yasa'nın 9'uncu maddesinin neden bir yasa maddesi olarak sayılamayacağını açıkça hükme bağlamıştır. Bunun nasıl değiştirilmesi gerektiği, yeniden nasıl yazılması konusunda da açık öneriler de somut öneriler de bulunmuştur.
Sayın Vekiller, bu pilot kararlar yalnızca Anayasa'mız ve Avrupa Mahkemesi sözleşmesi doğrultusunda değil, aynı zamanda Yargı Reformu Strateji Belgesi'nde de açıkça öngörülmüş bulunuyor, İnsan Hakları Eylem Planı'nda da açıkça öngörülmüş bulunmaktadır. Bu çerçevede, Anayasa'ya bağlılık andımız gereği başta 2, 7, 11, 90, 138, 148 ve 153'üncü maddeler uyarınca Anayasa Mahkemesinin ve İnsan Hakları Avrupa Mahkemesinin kararları yasama faaliyeti bakımından temel normatif dayanak ve çerçeve oluşturmaktadır.
Bu bağlamda, Anayasa Mahkemesi ve İHAM'ın pilot kararları mevzuatımızdaki sistematik hak ihlallerine neden olan konularda gerekli değişikliklerin yapılması için -ilk ve doğrudan muhatap yüce Meclis olduğuna göre- zaman geçirmeden gerekli yasal düzenlemeleri yapmakla yükümlü olduğumuzu belirtiyor ve özellikle Yargı Reformu Strateji Belgesi'ndeki -paragraf 18, sayfa 8- ilgili cümleyi okuyorum: "Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihatlar ile Avrupa Birliğinin insan haklarına ilişkin müktesebatı Avrupa insan hakları hukukunu oluşturmaktadır. Türkiye, bu ortak hukukun bir parçasıdır."
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FERİDUN BAHŞİ
“Değerli Milletvekilleri, yirmi yıldır iktidarda olan bir parti, hatırlarsanız, "insan hakları" diye bir kavram olduğunu fark edip bununla ilgili bir eylem planı hazırlamıştı. Cumhurbaşkanı bazı kriterlere de özellikle vurgu yapmıştı. Neydi bunlar? Anayasa'nın 90'ıncı maddesine göre uyulması zorunlu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kriterleri, Anayasa'nın 153'üncü maddesine göre uyulması zorunlu Anayasa Mahkemesi kriterleri. Zira Anayasa'nın 153'üncü maddesi "Anayasa Mahkemesi kararları yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar." hükmünü getirmiştir ama bilerek, isteyerek bağımsızlığını kaldırdığınız yerel mahkemeler bu kararları yok saymaya devam ediyor.
Değerli Milletvekilleri, gelelim şimdi Anayasa'nın 90'ıncı maddesine. AK PARTİ 2004 yılında yaptığı Anayasa değişikliğiyle Anayasa'nın 90'ıncı maddesine bir beşinci fıkra ekledi. Buna göre "Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası Andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır." Yani bu değişiklikle, Türk yasaları ile uluslararası sözleşmeler veya mahkeme kararları çeliştiği takdirde uluslararası sözleşme veya mahkeme kararları üstünlük kazanmıştır. Bunlar aleyhine Anayasa'ya aykırılık iddiasıyla mahkemeye iptal davası da açılamaz.
Ülkemiz kamuoyunda en çok Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına ve Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulmaması tartışma yaratmaktadır. Önergenin gerekçesinde de açıklandığı üzere her iki mahkemede uzun süredir pilot karar uygulaması vardır ve pilot kararlar Türkiye Büyük Millet Meclisinin yasama faaliyetlerinde bir çerçeve oluşturmalıdır, bu kararlar doğrultusunda da yasal düzenlemeler yapılmalıdır; bu, hukuki bir zorunluluktur. Bu sebeple, Cumhuriyet Halk Partisinin bu önergesini destekliyor ve kabul oyu vereceğimizi burada açıklıyoruz.”
HDP GRUBU ADINA FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
“Önerge, yargılama süreçlerinde yaşanan yanlış uygulamalar ve kanunların yeterince açık ve anlaşılır olmaması ya da özgürlükleri daha da kısıtlamak yönünde algılanarak uygulanması nedeniyle yaşanan ihlaller nedeniyle yasama organını yani bizleri göreve çağırıyor ve diyor ki AYM ve AİHM'in pilot kararlarına atıfla: "Kanunları ivedilikle Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarına uygun hâle getirmeliyiz." Örneklersek, terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçunun düzenlendiği TCK 220/6-7'nci maddeleri nedeniyle o kadar çok sayıda insan aslında düşünce, ifade özgürlüğü hakkı; toplantı, gösteri hakkı ve örgütlenme özgürlüğü hakkını kullanırken ceza alıyor ki bu nedenle AYM ve AİHM önündeki başvurular da inanılmaz yoğunlukta.
Yani aslında "kanunilik" ilkesine de aykırı. AYM'nin deyimiyle, öyle geniş bir yelpazede keyfî bir yargılama pratiği mevcut ki dolayısıyla AYM, örneğin "pilot karar" diyeceğimiz Hamit Yakut kararında "İhlalin ve sonuçların giderilmesi ve yeni ihlallerin önüne geçilmesi için ihlale neden olan kanun hükmünün gözden geçirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle kararın bir örneğinin yasama organına bildirilmesi gerekir." diyor, yani yine bize görev yüklüyor. Ancak bir sorun daha var, AYM: "Benzer başvuruların incelenmesinin bir yıl süreyle ertelenmesine karar verilmesi gerekir." diyor. Bu da aslında başvurular için adalete erişimi gerçekten geciktiren bir şey yani Mecliste acilen düzenleme yapmamız lazım.
Bir başka örnek ise AİHM, Selahattin Demirtaş, Türkiye kararı. Başvurucunun Ceza Kanunu'nun 314'üncü maddesi uyarınca, ceza gerektiren ciddi suçlarla bağlantılı olarak tutuklanmasını haklı kılabilecek eylemler yelpazesi oldukça geniştir.
Bir ceza hukuku düzenlemesinin, ifade özgürlüğü hakkının kullanılmasının, silahlı bir terör örgütüne üye olmaya, bu örgütü kurmaya ve yönetmeye özümleneceği şekilde geniş yorumlanması, bu yönde bir bağlantıya ilişkin hiçbir somut delil bulunmadığından haklı çıkarılamaz diyen ve Selahattin Demirtaş'ın derhâl serbest bırakılmasını gerektiren AİHM kararı da aynı kararlar statüsünde duruyor. Cumhurbaşkanına hakaret suçu, internet yasakları, başkaca birçok konuyla ilgili böyle pilot şeyler var ama sürem yetmediği için anlatamıyorum.
Sonuç olarak, AYM de AİHM de diyor ki: "Bizim önümüze dosyaları yığıp durmayın, hepsiyle ilgili aynı ihlal kararlarını vereceğiz, ona göre davranın." Ona göre davranmak nedir? Hâkimler eğer AİHM ve AYM kararlarına ya da sözleşmelere uygun davranmıyorlarsa buna uygun, onlara tane tane anlatacak şekilde yeni yasal düzenlemelerin yapılması gereği. Aksi takdirde, insanlar yargı terörüne maruz kalmaya devam edecekler ve ihlal tazminatları da yine bu ülke halkının cebinden ödenecek.”
AK PARTİ GRUBU ADINA YUSUF BEYAZIT
“Hukukun evrensel ilkelerini uygulayan ve bu ilkelerle kendisini sınırlayan hukuk devleti insan hak ve özgürlüklerinin en büyük güvencesidir. Kesintisiz reform iradesiyle ülkemizin hukuk ve insan hakları standartlarını daha da ileriye taşıma noktasında gösterdiğimiz güçlü siyasi irade sonucunda AB müktesebatıyla uyumlu olarak hak ve özgürlüklere ilişkin standartları yükseltme kararlılığımız devam etmektedir.
İnsan hakları kurumlarının etkinliğini artırmak için bugüne kadar pek çok yasal düzenleme yapılmış ve yapısal dönüşüme imza atılmıştır. Geride bıraktığımız süreçte Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkının getirilmesi hiç şüphesiz bu alandaki en köklü ve etkili düzenleme olmuş ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitmeden birçok başvuruyu kendi iç hukukumuzda karara bağlama imkânı getirilmiştir.
Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından kamuoyuyla paylaşılan İnsan Hakları Eylem Planı'yla da özgür birey, güçlü toplum, daha demokratik bir Türkiye hedefiyle daha güçlü bir insan hakları koruma sisteminin tesisi amacıyla önemli faaliyetler öngörülmüştür. Bu kapsamda, yargı reformu stratejisiyle hak ve özgürlüklerin korunması ve geliştirilmesi, yargı bağımsızlığı, tarafsızlığı ve şeffaflığının geliştirilmesi, insan kaynaklarının nitelik ve niceliğinin artırılması, performans ve verimliliğinin artırılması, savunma hakkının etkin kullanımının sağlanması, adalete erişimin kolaylaştırılması ve hizmetlerde memnuniyetin artırılması, ceza adalet sisteminin etkinliğinin artırılması, hukuk yargılaması ile idari yargılamanın sadeleştirilmesi ve etkinliğinin artırılması, alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin yaygınlaştırılması amaçları doğrultusunda çalışmalar yapılmıştır. Bu amaçlarTın gerçekleşmesi bakımından yalnız mevzuat değişikliği yeterli görülmeyerek uygulamaya ilişkin tedbirler de alınmıştır. Nitekim kendi iç hukukumuz bakımından Anayasa Mahkemesi İç Tüzüğü'nün ilgili maddeleri gereğince pilot karar usulü düzenlenmiş ve bölüm başkanının tespit ettiği, bölüm tarafından verilen pilot karar niteliğinde ya da içtihadın ortaya konulması açısından ilkesel önemi haiz kararların Resmî Gazete'de yayımlanacağı düzenlenmiştir.
Örneğin, AİHM'in, "uzun yargılama" iddiasıyla yapılan Ümmühan Kaplan başvurusunu pilot dava seçerek verdiği kararın gereğinin yerine getirilmesi kapsamında, 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun mucebince tazminat konusunda kısmen halledilmiştir. Adalet Bakanlığımızla koordineli bir şekilde bu süreçler takip edilmekte, mevzuat noktasında gerekli çalışmalar yapılmakta ve yeni adımlar atılmaktadır. Pilot kararların yasal düzenleme getirmesi hâlinde, Meclisimiz üzerine düşen görevi yerine getirmektedir ve bundan sonrasında da getirecektir.”
Sekmen, M. “6384 Sayılı Kanun ile Kurulmuş İnsan Hakları Tazminat Komisyonu” Uluslararası Hukuk Bülteni. Sayı:7. (https://diabgm.adalet.gov.tr/arsiv/makaleler/sayi7makaleler/m_sekmen.pdf)