• img
    Yükleniyor...

Mecliste Kadın Temsili - Detaylı Değerlendirme Notu

  1. GİRİŞ

Cumhuriyet’in ilanı ile birlikte kadın, bu rejimin önemli bir temsilcisi ve modernleşmenin yüzü olmuştur. Bu dönemle beraber kadınların sosyal haklarına yönelik iyileştirmeler, gündeme gelmeye başlamış ve nihayetinde Cumhuriyet’in ilanının ardından geçen 11 yıllık sürecin sonunda, Türkiye’de kadına, siyasi haklar alanında önemli değişimler getirmiştir. 1934 yılında yürürlüğe giren, kadına seçme ve seçilme hakkı tanıyan yasal düzenleme, birçok Avrupa ülkesinden daha önce hayata geçen, Türkiye’de kadının haklar ve özgürlükler konusunda geçirdiği büyük bir yenileşme hareketidir. Yapılan bu düzenleme, kadınların toplumda özgür ve eşit bireyler olmaları yolundaki önemli bir adım olarak sayılmıştır.1

1982 Anayasası’nın 10. maddesine göre “Kadın ve erkek eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz”. 2010 yılında gerçekleştirilen Türkiye anayasa değişikliği referandumunda kadın-erkek arasındaki eşitsizliğin ve bu eşitsizliğin yarattığı olumsuz etkilerin giderilmesi amacıyla, ayrımcılığın önlenmesine yönelik birtakım uygulamaların gerçekleştirilmesi gerekliliği kabul edilmiştir. Böylelikle kadın hakları anayasada güvence altına alınmış ve devlet bu alandaki temel eksikliklerin giderilmesi konusunda yetkili kılınmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti, kadınların siyasal ve kamusal alandaki görünürlüğünü artırabilmek amacıyla 88 yıldır, önemli yasal düzenlemeleri hayata geçirmiştir ancak fiili olarak bu alanda gerçek anlamda bir başarıya ulaşıldığı söylenemez. Bilindiği üzere birtakım hakların tanınması ve korunmasına yönelik atılan yasal adımlar ile bu hakların uygulamadaki yeri farklı olgulardır. Bu minvalde madalyonun diğer yüzüne bakıldığında; Türkiye’nin kadınların siyasal ve kamusal alandaki görünürlüğüne yönelik uygulamalarında yeterli olmadığı söylenebilir.2

Bu değerlendirme notu, kadınların seçme seçilme hakkı kazandığı tarih olan 1934 yılından günümüze Türkiye Büyük Millet Meclisindeki kadın temsiliyetine ışık tutmayı amaçlamakta ve bu temsiliyetin güçlendirilmesine yönelik görüş ve öneriler sunmaktadır. 

  1. YÖNTEM ve ARAŞTIRMA

Bu metnin hazırlanması sırasında akademik literatür araştırması kapsamında elde edilen nitel veriler kullanılmış; Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin web sayfasında bulunan istatistikler (27. dönem, 4. yasama yılının sonuna kadar) kullanılarak nicel veriler üretilmiştir. Aynı zamanda Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu uzmanı Gökalp İzmir ve Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü ile görüşmeler gerçekleştirilmiştir.

Değerlendirme notunun bulguları için kullanılan niceliksel veriler, (1) Yasama dönemlerine göre kadın erkek sayı ve oranları; (2) dönem ve partilerine göre kadın milletvekili sayı ve oranları; (3) IPU 2022 verilerine göre dünyada parlamentodaki kadın üye oranları; (4) Meclis komisyonlarındaki kadın  erkek üye dağılımları ve (5) Meclisin her türlü denetim mekanizmasındaki kadın konulu önergeler.

  1. TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNDE KADIN TEMSİLİ

Kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanınmasının ardından ilk genel seçimler, 8 Şubat 1935 yılında yapılmıştır. Bu seçimlerde 17 kadın (381 erkek), milletvekili seçilerek meclise girmiş ve  aynı yıl (1 Mart 1935) gerçekleştirilen ilk meclis toplantısına katılmıştır. 1936 yılında yapılan ara seçimle 1 kadın milletvekili daha seçilerek; meclisteki kadınların sayısı 18’e çıkmıştır.3

Meclise milletvekili olarak giren kadınların meslekleri incelendiğinde, 14’ünün öğretmen, 2’sinin ise çiftçi olduğu görülmektedir. Bu durum, Cumhuriyet rejiminin her kesime eşit haklar tanıyan bir yönetim şekli olduğunun mesajını vermiş ve kadınların siyaseten haklarına sahip çıkmaları ve politika yapmaları için öncülük etmiştir.

 

Meclisin açılışından günümüze 27 yasama dönemi geçmiş ve 1935 seçimlerinden 2018 seçimlerine kadar 23 genel seçim yapılmıştır. 1935 yılında %4,5 olan kadın milletvekili oranı, sonraki seçimlerde azalış göstermiş, 2007 yılına kadar da bu oran aşılamamıştır.

Mecliste kadın milletvekillerinin oranı 23. dönem (2007) ve 27. dönem (2018) arasında %9’dan %17’ye çıkmıştır. Erkek milletvekili oranı ise 5. dönem (1935) ve 23. dönem (2007) arasında %95’in üzerinde kalmış, ancak 23. dönemden sonra %85’e düşmüştür. 

 

Kadın milletvekili oranlarında 21. dönemden itibaren başlayan artış, bağımsız kadın milletvekillerinin Meclise girmesiyle başlamıştır. 21. dönemde (1999) seçilen bağımsız 3 milletvekilinin, 2’si kadındır. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ve 25. dönemde de Halkların Demokratik Partisi (HDP)’nin Meclise girmesiyle kadınların Meclisteki oranı artış göstermiştir.

TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Yasama Uzmanı Gökalp İzmir, kadının Meclisteki temsil oranına ilişkin şu ifadelerde bulundu:

“Ülkemizde kadın temsili yetersiz. Son 15-20 yılda bu oranın arttığı gözüküyor ancak bundan övünmemeliyiz çünkü Avrupa ortalamasını yakalayamıyoruz.

13 yıldır KEFEK’te çalışan biri olarak söyleyebilirim ki kadın milletvekili sayısı elbette çok önemli. Ancak milletvekil sayısının önemli olması kadar donanımlı ve nitelikli kadın milletvekili sayısı da önemli. Milletvekillerinin %50’si kadın olabilir ancak ‘cinsiyete duyarlılık’ olmayınca bu oranın bir önemi olmuyor. Savunuculuk yapılabildiği takdirde, kadın sayısının da pek önemi olmaz. Örneğin kadın konularına ilişkin sorularda denetim yollarını aktif kullansalar kadın milletvekillerinin nitelikli çalışabileceklerini düşünüyorum.”

Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü ise Denge ve Denetleme söyleşilerinde, yasamada kadın temsiline ilişkin şunları söyledi:

“Kadın erkek eşitliği konusunda Mecliste niteliksel ve niceliksel olarak sorunlar var. Türkiye’nin nüfusunun yarısı kadın. Bu durumda kadının Meclisteki temsili neden 600’de 104?.. Yetersiz bir oran.”

İkinci olarak, Meclis komisyonlarındaki kadın ve erkek milletvekili dağılımına bakmak, Meclisin mutfağı ve yasamanın en önemli parçalarından biri olan komisyonlardaki kadın temsiline ilişkin de bilgi verecektir.

Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunan 19 komisyonda, kadın erkek dengesizliğinin daha da belirginleştiği söylenebilir. Öyle ki Milli Savunma Komisyonunda hiç kadın olmamakla birlikte, Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu, Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu (KİT) ve Plan ve Bütçe Komisyonu gibi Meclisin yasama ve denetim faaliyetleri yönünden önem taşıyan komisyonlarda kadın üye oranı %6.7’nin üzerine çıkmamaktadır.

Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunu ise, 22 kadın ve 4 erkek üyeyle kadın oranının erkek üyeye oranla daha fazla olduğu tek komisyon olarak gözlemlenebilir. KEFEK’teki kadın oranının fazlalığı, Gökalp İzmir tarafından şu şekilde ifade edildi:

“İhtisas komisyonları, kanun ile kurulmuş ve iç tüzük ile kurulmuş komisyonlar olarak ayrılıyor. KEFEK, 2009 tarihli ve 5840 sayılı “Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Kanunu” ile kurulmuş bir komisyon. Kadınların fazla olması, bu kanunun 2. maddesine göre gereklidir. Dolayısıyla kadın milletvekillerinin oranının, bu komisyonda daha fazla olması normal. Zira kadın milletvekilleri de bu komisyonda çalışmak istiyor. “

Komisyonlardaki bu dengesiz dağılım, yasamada kadın temsilinde bir dezavantaj olarak görünmektedir.

Meclisin denetim mekanizması daha yakından incelendiğinde ise biraz daha farklı bir tablo karşımıza çıkmaktadır. Öyle ki, 21. dönemden (1999) 27. döneme (4. yasama yılına kadar) kadar verilen toplam yazılı soru önergesi sayısı yaklaşık 214.043’tür. Bunun 3714’ü kadın temalı önergelerden oluşmaktadır. Detaylı olarak incelendiğinde, 23. dönemden itibaren, kadın konusunda verilen yazılı soru önergeleri artış göstermiştir. 27. dönemde (1 ile 4. yasama yılı arası) ise verilen 52.434 yazılı soru önergesinden 1576’sı kadın konusunda verilmiştir. Bu verilen önergelerin yaklaşık %3’ünü oluşturmaktadır. Verilen bu yazılı soru önergelerinin cevaplanma oranının da yüksek olduğu söylenebilir. Bu oranlara ilişkin Gökalp İzmir, şu ifadeleri kullanmıştır:

“Yazılı soru önergelerinde, kadın konusunda çok önerge veriliyor. Çünkü kadın milletvekilleri, milletvekilliğinden önce yıllarca sivil toplum kuruluşlarında faaliyet göstermiş oluyor genelde. Bu yüzden sorular hem nitelikli hem de sayıları fazla. Sorular yüksek oranda ‘Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’ ile ‘İçişleri Bakanlığı’na soruluyor. Bu bakanlıkların kadın konusunda hassas ve samimi bir şekilde çalıştıklarını söyleyebiliriz. 

Bununla birlikte kanun eksikliğimiz yok, politikaların uygulanmasında başarılı olamayabiliriz ancak mevzuat niteliğinde iyi sayılırız.”

Diğer yandan, 27. dönemde (1 ile 4. yasama yılı arasında) verilen 46 genel görüşme önergesinin 3’ü (%6,52) ve 4804 adet Meclis Araştırması Önergesinin 206’sı (%4,29) kadın konuludur. 

3.3. TÜRKİYE’DE KADIN MİLLETVEKİLİ TEMSİLİNİN DÜNYADAKİ YERİ

Kadınların küresel ölçekte kazandığı haklara rağmen, hemen hemen her türlü yaşam alanlarının hala erkek egemenliğinde olması, 1970’lerin başında kadın hareketinin yeniden canlanmasına neden olmuştur. 1950’li yıllarda ise Birleşmiş Milletler tarafından kadın haklarına ilişkin çalışmalar yapmak için kurulan ‘Kadının Statüsü Komisyonu,’ kadının yasamadaki temsilinin yetersizliğine ve negatif ayrımcılığa karşı 1975 yılını ‘Dünya Kadın Yılı’ ilan etmiştir. Bu tarihlerden itibaren birçok ülkede kadın konferansları düzenlenmiş, BM tarafından ‘Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’ kabul edilmiş, siyasal ve sosyal alanda kadın erkek eşitsizliğine karşı uluslararası birçok yaptırıma imza atılmış ve dünya üzerinde birçok ülkede de bu konuda önemli adımlar atılmıştır.

Parlamentolar Arası Birlik (IPU) 2022 verilerine bakıldığında, parlamentodaki kadın temsilci oranı %40’ın üzerinde olan 31 ülke vardır.

 

#

Ülke

Kadınlara Seçme-Seçilme Hakkı Tanınan Tarih

2020 İtibariyle Kadın Milletvekili Oranı (%)

1

Ruanda

1961

61,2

2

Küba

1934

53,2

3

Bolivya

1938

53,1

4

Birleşik Arap Emirlikleri

2005

50

5

Meksika

1947 (Seçme) - 1953 (Seçilme)

48,2

6

Nikaragua

-

47,2

7

İsveç

1921

46,9

8

Grenada

1951

46,6

9

Andorra

1970

46,4

10

Güney Afrika

1930 (Sadece beyaz kadınlar), 1994 (Tüm kadınlar)

46,3

11

Finlandiya

1917

46

12

Kosta Rika

1949

45,6

13

İspanya

1931

44

14

Senegal

1945

43,03

15

Namibya

1989

42,7

16

İsviçre

1971

41,5

17

Norveç

1913

41,4

18

Mozambik

1975

41,2

19

Arjantin

1947

40,8

20

Yeni Zelanda

1893 (Seçme) - 1919 (Seçilme)

40,8

21

Belçika

1948 (Seçme) - 1921 (Seçilme)

40,6

22

Belarus

1991

40

23

Kuzey Makedonya

1990

40

24

Portekiz

1976

40

...

...

...

...

132

Bütan

-

17,4

133

Türkiye

1934

17,4

134

Moğolistan

-

17,1

 

IPU’nun ‘parlamentoda kadın oranları’ tablosuna bakıldığında, kadınların yasamaya katılımı konusunda dünyanın en başarılı ülkeleri tanınırlığı daha az olan Afrika ve Latin Amerika ülkeleridir. Diğer yandan bu ülkelerin büyük bir bölümü 1940’larla birlikte kadınlara bu hakkı tanımışlar ve kota vb. uygulamalarla kadınları siyasette desteklemişlerdir. Sonuç olarak çok kısa bir sürede kadın parlamenter sayıları dünyaca kabul edilen kritik eşiğin üzerine çıkmıştır.

Bu verilere göre, küresel ölçekte parlamentodaki kadın temsilci oranının ortalaması %26,1’dir. Bölgesel ölçekte ele alındığında ise, Amerika’da %33,9; Avrupa’da %31,1; sahra altı Afrika’da %25,9; Asya’da %20,7; Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da %16,9 ve Pasifik’te %20,9’dur. Türkiye, IPU listesinde %17.4’lük oranla, dünya sıralamasında 133. sırada, Bütan ve Moğolistan’ın arasında yer almaktadır.

  1. SONUÇ YERİNE

Günümüze baktığımızda, dünya ülkelerinin hemen hemen hepsinde kadınlar seçme ve seçilme hakkını elde etmişlerdir. Şüphesiz ki, modern demokrasilerde kadınların karar alma mekanizmalarında yer alması demokrasinin gelişimi açısından büyük önem taşımaktadır.  Ancak parlamentolardaki kadın temsil oranı incelendiğinde, kadınların oranının küresel ölçekte oldukça düşük olduğu görülmektedir. 

Kadınların karar alma ve politika yapım süreçlerine katılımının sınırlı olması, ihtiyaç ve taleplerini yeterli bir şekilde seslendirmelerine engel olmaktadır. Kadınların günlük hayatlarında deneyimlediği zorluk ve ihtiyaçların kadınlar tarafından seslendirilmesi ve çözümler geliştirilmesi ancak karar alma mekanizmalarında temsil edilmeleriyle mümkün olacaktır. 

  1. DEĞERLENDİRME ve ÖNERİLER

Yaşamın tüm alanında olduğu gibi, parlamentoda da kadın temsilinin diğer tüm alanlarla birlikte ele alınması gerekmektedir. Bunun için denge ve denetlemenin tüm unsurlarına büyük sorumluluklar düşmektedir.

Ulusal ve Yerel Politikada Değişiklik

Toplumun tüm bireyleri gerek parlamentoda, gerekse yönetimin diğer kollarında, eşit siyasal katılımın demokratik bir gereklilik olduğuna dair bilinçlendirilmelidir. Bunun için hem yerel meclislerde hem de Türkiye Büyük Millet Meclisinde bunu sağlamaya yönelik politikalar izlenmeli ve yasal adımlar atılmalıdır.4 Canan Güllü, bu konuda şu ifadelerde bulundu:

“Seçim döneminden önce tartışılması gereken bir konudan bahsediyoruz. Kadınların Meclisteki temsiline ilişkin, tüm partilerin onayıyla mevzuat değişikliğine gidilmeli. Örneğin siyasi parti yasasının değişmesi gerekli. Değişmezse, siyasi partilerin içinde böyle bir değişiklik yapılmalı. Sadece renklendirme amacıyla, milletvekili olarak kotada bir kaç tane kadın yer alıyor.”

Gökalp İzmir ise, geçici önlemlerle kadın temsilini artırmak yerine, kanunlarda değişiklik yapılması gerektiğini ve siyasi parti liderlerinin de kendi partilerinde cinsiyete duyarlı politikalar izlemesi gerektiğini dile getirdi.

Zorunlu Cinsiyet Kotası

Kadınların Meclisteki temsiliyetine ilişkin cinsiyet kotası uygulaması ile kadınların sayısal olarak siyasetteki varlığının artırılması ve kadın taleplerinin Meclisteki erkek parlamenterler tarafından samimiyetle dile getirilmesi, Meclisin yasama ve denetim mekanizmalarında cinsiyetler arası eşitliği getirebilir.5

Gökalp İzmir, bu konuya ilişkin kadın hakları konusunda ilerleme sağlanmadığını, ivme yakalayabilmek için geçici önlem olarak partilerdeki ya da Meclisteki kadın milletvekili kotalarının artırılması gerektiğini ifade etmektedir. 

Siyasi Partilerin Kadınlara Yönelik Tutum ve Politikalarında Değişiklik

Parti üst yönetimi tarafından belirlenen aday listelerinde, kadın milletvekili adayları artırılmalıdır. Kadınların siyasi parti listelerinde sembolik olarak erkek adayların arasına arasında gelişigüzel yer almasındansa, kadın milletvekilleri adayları için ayrı politikalar geliştirilmelidir.6

Siyasete Kadın Bakış Açısının Getirilmesi

Kadın parlamenterlerin de, ataerkil tavırları ve söylemleri benimseyerek yaptıkları siyaset, yaşamın tüm alanında dışlanarak hayatlarını sürdüren kadınların toplumsal eşitliğe ulaşmalarını sekteye uğratacak, hatta erkek egemen zihniyetin devam ettirilmesine de katkı sağlayacaktır.

Pozitif Ayrımcılık Önlemleri

Türkiye’de zorunlu eğitim 12 yıl olsa da, bazı bölgelerde kız çocuklarının aileleri tarafından eğitimden mahrum bırakıldığı bilinen bir gerçektir. Kız çocuklarının eğitimi için özel önlemler alınması, çeşitli yaptırımlar uygulanması ve eğitimlerinden sonra devlet teşvik mekanizmalarıyla meslek sahibi olmalarının sağlanması, kadınların erkek egemenliğinde yaşam sürmelerinin önüne geçecek, bağımsız ve özgün fikirlerle siyasette yer almalarını sağlayacaktır.

Sivil Toplum Örgütleri ve Medyanın Güçlendirilmesi

Kadın haklarına ve toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik çalışmalar yürüten sivil toplum kuruluşları, medyayı etkili kullanarak, kadınların yaşamın her alanındaki temsili konusunda farkındalık oluşturmalıdır. Bu kuruluşlar, kadın siyasetçilerin siyasal özelliklerine dikkat çekerek faaliyetler gerçekleştirmelidir. Çünkü kitle iletişim araçlarının kullandığı dil, ne yazık ki kadınlar milletvekili dahi olsa, onları magazin yönüyle yansıtmaktadır.7

Medya, kadınları ikincil konuma iten bu anlayıştan vazgeçmelidir. Kadınları bilimsel, siyasal, sanatsal ve benzeri alanlardaki başarıları ve fikirleriyle gündeme taşımalıdır. Aynı şekilde, özellikle toplumda belirli mevkilere gelmeyi başarmış eğitimli kadınların da bu konuda hassasiyet göstermesi gerekmekte, siyasi pozisyonlardaki kadınların ise medyanın bu tutumunu değiştirmeye yönelik yasal düzenlemeler yapılması yönünde girişimlerde bulunması gerekmektedir.8

---

1) Sallan Gül, S. ve Yonca A. (2015). Türkiye’ Siyasetinin Eril Anatomisi: 2015 Seçimlerini Kota Uygulamaları Üzerinden Yeniden Düşünmek, Toplum ve Demokrasi, 51-71.
 2) Kaymaz, İ.Ş. (2010). Çağdaş Uygarlığın Mihenk Taşı: Türkiye’de Kadının Toplumsal Konumu, Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, 46, 333-366. 
 3)Çadır, M. (2011). Kadının Siyasal Yaşama Katılımında Siyasi Parti Kadın Kollarının Rolü: TBMM’de Grubu Bulunan Siyasi Partiler Bağlamında Ankara İli Örneği, (Uzmanlık Tezi) Ankara: T.C Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü. 
4)Yavaşgel, E. (2014). Siyasal Modernleşme: Türk Siyasetinde Kadının Temsil Sorunu, İstanbul: Derin Yayınları. 
5)Sancar, S. (2008). Türkiye’de Kadınların Siyasi Kararlara Eşit Katılımı, Toplum ve Demokrasi, 2 (4), 173-184.
6)Mutlu, A. (2017). Niteliksel Bağlamda Kadının Siyasetteki Yeri ve Anlamı, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 9, 24-46. 
7)Deniz, Ş. Türkiye’de Kadın ve Siyaset, Ankara: Detay Yayıncılık. Doğruluk Payı. (2018). “Kadın İstihdamı En Sıkıntılı Alanlardan Biri”, https://www.dogrulukpayi.com/bulten/2018-de-kadin-istatistikleri, 
8)Altınova Hancı, H. (2020). Türkiye’de Kadınların Siyasete Katılımı ve Temsili: Sorunlar ve Çözüm Önerileri. Hitit Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi.