• img
    Yükleniyor...

Heterodoks Politika’nın Meclis’e Yansımaları

Türk Lirasının değer kaybetmesi ile birlikte, Cumhurbaşkanı tarafından gündeme getirilen ekonomi paketleri yeni yılda Meclis’e sunuldu. Kur korumalı mevduata yasal dayanak oluşturan ve Merkez Bankası nezdindeki yabancı paraların haczedilememesini de öngören 18 maddelik torba kanun teklifi görüşmelerine Meclis Plan ve Bütçe Komisyonunda başlandı. 

Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati, kanun teklifi ile ilgili yaptığı bir konuşmada ortodoks politikaları bir kenara bıraktıklarını, artık heterodoks ekonomiyi benimsediklerini ve döviz kurlarındaki algı operasyonlarıyla bu politika aracılığıyla mücadele ettiklerini belirtti.

Heterodoks Nedir?

Heterodoks sözcüğü, ‘ana akımdan sapmış’ anlamına gelir. Yunanca’da ‘farklı' anlamına gelen heteros ve 'öğreti, düşünce' anlamındaki doxa kelimelerinden oluşur. Diğer yandan, belirli bir ideolojide ana akıma bağlanmayıp, merkezi iktidarın dili ile konuşmayan, farklılıklara açılan düşünme biçimi diye de tanımlanabilir.

Heterodoks Ekonomi

Heterodoks ekonomi, geleneksel ekonominin aksine, genellikle neoklasik ekonomi ile çelişen ya da onun ötesine geçen ve ana akım ekonominin dışında kabul edilen ekonomik düşünce okullarına atıfta bulunur.

Ortodoks Ekonomi ile Farkı

Ortodoks ekonomi politikası, genel kabul görmüş ve ana akım ekonomi uygulamalarından oluşan iktisat politikasına verilen isimdir. Heterodoks ekonomi ise geleneksel görüşlerin ve yaklaşımların dışındaki ekonomi ekolüne verilen addır. Bir diğer deyişle, ortodoks ekonomi politikalarında girişimciyi teşvik eden ve daha serbest bir yöntem öne çıkarken heterodoks politikada daha yönlendiren yöntemlere sahip devlet politikaları tercih edilebilir. Örneğin Heterodoks politikada dış ticarette tarifeler yolu ile fiyatlar yönlendirilmeye baskılanmaya çalışılır.

Meclis Gündeminde Heterodoks Ekonomi

TBMM’nin geçmiş tutanaklarına bakıldığında dönemin siyasetçileri Heterodoks modeline ilişkin açıklamalarla dikkat çekiyor.

Meclis tutanaklara göre, Türkiye’nin eski başbakanı, Doğru Yol Partisi Genel Başkanlığı da yapan Tansu Çiller, dönemin DYP Milletvekili Ufuk Söylemez, dönemin Refah Partisi (RP) Milletvekili Ertan Yülek ve dönemin Ankara Milletvekili Uluç Gürkan’ın konuşmalarından bazı bölümler şöyle:

 

17 Aralık 1999 Cuma (21. Dönem, 2.Yasama Yılı)

DYP GRUBU ADINA H. UFUK SÖYLEMEZ  (İzmir)

“Değerli milletvekilleri, Türk ekonomisinin içinde bulunduğu hal ve şart ve gidişat iyi tahlil edilmezse, makroekonomik politikalar değiştirilmezse, ne kadar kanun çıkarırsak çıkaralım, bankacılık sisteminin aktif yapısını, problemli kredilerini, donuk kredilerini düzeltmemiz mümkün değildir.

Bakınız, Merkez Bankası Başkanımız Sayın Gazi Erçel, iyi niyetle, kağıt üzerinde de -bana göre- doğru olan bir program açıkladı. "Kur ve para programı" adı altında açıkladığı bu program, kağıt üzerinde doğrudur -tekrar ediyoruz, altını çiziyoruz- ama, bu haliyle uygulanmasının gerçekçi olması mümkün değildir. Birkaç sebeple mümkün değildir, hem sosyal ve siyasal sebeplerle hem ekonomik sebeplerle mümkün değildir. Bu konunun, ben, Bankalar Kanunu gibi ekonomik bir hadise görüşülürken, mali politikaların temeli olan Bankalar Kanunu görüşülürken, hükümet tarafından da veya iktidar ortakları tarafından da, bu kürsüye getirilip, Mecliste tartışılmasını tercih ederdim.

Bu yapılan program, bazılarının iddia ettiği gibi, bir reform, bir ilk, bir devrim falan asla değildir. Bu program, 1970'li yıllarda, 1974'te, 1978'de, Uruguay'da, Şili'de, Arjantin'de uygulanmış, kura endeksli, kuru ileriye yönelik endekslemiş enflasyon düşürme programlarının çok benzeyen bir örneğidir. "Tablita" denilen bu programlarda, bu tür ülkelerde, bu işin sonunda, bu programların çoğu da, maalesef, hüsranla sonuçlanmıştır. Bu tür programları uygulayan ve sonunda da hüsranla sonuçlanan ülkelerin genel karakteristiğine baktığımız zaman, çoğunun da, bizim anladığımız çağdaş anlamda, tam ve demokratik ülkeler olmadığını görüyoruz. Eksiksiz bir demokrasiye sahip değiller, yarı otoriter rejimler; yani, demokrasi içinde bu tür tablita programlarını uygulayıp da başarıya ulaşmış bir örnek pek yok, hatta hiç yok. Bazı heterodoks politikaları olan İsrail'de, Meksika'da farklı olarak var; ama, orada toplumun bir inancı var. Burada, toplumun bir inancı falan kalmamış. Yani, bu yıl sonu itibariyle enflasyon yüzde 50'ye düşecek demişiz; yıl sonu itibariyle enflasyon yüzde 65-70 aralığında gerçekleşiyor, tüketici bazında. Dolayısıyla, kamunun inancı kalmamış, sosyal kontrat yapılamamış; onun için, heterodoks bir politika; yani, toplumsal bir kontrat yapılamadığı için, böyle, 1970'li yıllarda, Uruguay'da, Arjantin'de, Şili'de denenmiş ve sonunda da hüsranla bitmiş bu model getirilmek isteniyor. Saygımız vardır, getirirler, tartışırız; iyi yaparlarsa, gerçekten kalıcı bir enflasyon düşüşü olacaksa, gerçekten sürdürülebilir bir ivme olacaksa, biz, muhalefet olarak, yapıcı katkıda da bulunuruz; ama, olayın gelirler politikası ayağı yoktur.”

 

19 Aralık 1999 (21.Dönem, 2.Yasama Yılı)

DYP GRUBU ADINA TANSU ÇİLLER

“Yaptığınız program nedir; yaptığınız program, bir IMF programı. Hani yazarlar ya "eller tetikte..." Şimdi, bu Anasol iktisadî yönetiminin ellerinde kalemler, tetikte, havada bekliyorlar "IMF, acaba ne diyecek de, biz neyi imzalayacağız, ne diyecek..." 1970'lerde, Arjantin, Uruguay, Şili'de uygulanan programdır. Her birinde çöküntü olmuştur; ama, bunun içerisine, heterodoks, ekzojen birtakım faktörler katmaya çalışmışlar ve Meksika ve İsrail'de uygulandığı gibi, bir uyum sağlanmaya, toplumsal uyum sağlanmaya çalışılıyor.

Bu program, aslında, yürümeyeceğini deklare etmişti: On sekiz ay sonra ne yapılacağının garantisini veriyor, biliyor musunuz onu? On sekiz ay sonra, büyük imkânlar yurtdışına transfer olacak, borsaya ciddî akışlar olacak. Bunu bilmemek için hiçbir neden yok, görmemek için de neden yok; çünkü, açık; adam, alacak, getirecek dövizi, bozduracak, oradan bu yüksek faizi alacak, yurt dışına çıkaracak; niye yapmasın ki?!”

16 Aralık 1997 (20.Dönem, 2.Yasama Yılı)

İ. ERTAN YÜLEK- 

“Arkadaşlar, bir paket uygulanacaksa, daha yeni hazırlanan ve üzerinde konuştuğumuz bütçedeki hedefler, öncelikler ve mantalite ne olacak? Eğer, bütçe bir tarafa bırakılacak da yeni bir paket uygulanacaksa, bu, moneter, politikaya dayalı bir Ortodoks paket mi olacak, yoksa, İsrail, Arjantin tipi heterodoks bir yaklaşım mı sergilenecek? Fiyat dondurma sözleri, eğer yanlışlıkla veya o anda gelerek söylenmediyse, böyle bir yaklaşımı çağrıştırıyor. Ancak, acaba, Türkiye’de, şu andaki konjonktür böyle bir paketi geçerli kılar mı?”

 

10 Kasım 1994 (19.Dönem, 4. Yasama Yılı)

H.ULUÇ GÜRKAN- 

“Bakın, İngiltere, kamu hizmetlerinin gördürülmesinin özelleştirilmesinden vazgeçti; biz, şimdi, madde haline getirmeye çalışıyoruz; ama, örnek aldığımız ülke vazgeçiyor "bu olmuyor", "olmamalı" diyor. Şimdi, İngilizler "Bağnaz ve Ortodoks özelleştirme anlayışının bir konuda yeterli olmadığı ortaya çıktı. Kamu hizmeti üreten kuruluşlara eğer daha fazla ticaret serbestisi verirsek, kamu mülkiyetini değiştirme zorunluluğu ortadan kalkıyor mu kalkmıyor mu? Yıllar içinde Ortodoks özelleştirme anlayışı buna bir yanıt getiremedi. Şimdi bunu denemek zorundayız" diyorlar.

Bunu demelerinin nedeni de şu: -biz daha yaşamadık, ama İngiltere bir şeyi yaşadı- Özelleştirmeye kalkışınca, kamu hizmetlerinin fiyatı, olması gerekenin 3-4 kat fazlasıyla arttı; toplumda müthiş bir tepki doğdu. Onun için İngiltere'de, özelleştirme rüzgarıyla, ardı ardına dört seçim alan Muhafazakarlar, şimdi, İşçi Partisinin çok gerisindeler; o da, kendi bacağını kurtarmaya çalışıyor.

Bunları hiç değerlendirmiyorsunuz; çünkü, bir zamanlar size, Ortodoks özelleştirme anlayışı içinde ezberlettiler, kamu hizmetlerinin özelleştirilmesini. Değerli arkadaşlar, bu maddede, hala bir düzeltme yapma, dünyadaki yeni gelişmeyi, yeni gelişmeleri kavrama imkanımız var.”

 

Güney Amerika’da Heterodoks Ekonomi

Tutanaklarda da görüldüğü üzere, heterodoks ekonomi pratiklerinin Güney Amerika ülkelerindeki olumsuz yansımalarından bahsedildiği gözlemlenebilir. Ekonomist Mahfi Eğilmez, 2013 tarihli yazısında heterodoks ekonomiye değiniyor ve bu politikanın Güney Amerika ülkelerinde uygulandığını ancak başarıya ulaşmadığını söylüyor. Konuyla ilgili olarak Eğilmez şu ifadelerde bulunuyor:

"Heterodoks ekonomi politikası dünyada en çok başta Brezilya ve Arjantin olmak üzere Güney Amerika ülkelerinde uygulanmış ve başarıya ulaşamamıştır. Kısa süreli başarılar söz konusu olsa da işin temeline inilerek getirilecek çözümlerin yerini bu uygulamalar alamamıştır. 

Bunun temel nedeni süre uzadıkça karaborsanın, el altından yapılan ödemelerin ortaya çıkmasıdır. Bu uygulamalar dönem dönem geçmişte Türkiye’de de uygulanmış ancak geçici bir takım düzeltmeler dışında kalıcı sonuçlar verememiştir."

Türkiye’de Heterodoks Ekonomi

Heterodoks ekonomi uygulamalarının, dönem dönem Türkiye’de uygulandığı söylenebilir. Öyle ki, sorunlara kısa vadede çözümler üretebilen ancak orta ve uzun vadede piyasaya kalıcı rahatlamalar getiremeyen politikaların, günümüz ekonomi modelinde de cari dengenin sağlanmasıyla enflasyonu düşüreceğine inanılıyor. Ayrıca değersizleşen TL’nin ihracatı destekleyeceği, düşük faiz ortamının da yatırımları yukarı taşıyarak istihdamı artıracağı da ortak öngörülerden birisidir.