• img
    Yükleniyor...

Afet Yönetiminde Bütçeleme Sorunu

Türkiye’de afetlerle etkin mücadele ve önleyici tedbirlerin alınması için demokratik denge ve denetleme mekanizmasının tesisi yaşamsal öneme sahip. Özellikle deprem için toplanan vergiler ya da merkezi bütçede AFAD için ayrılan paylara ilişkin finans politikaları da irdelenmesi gereken detaylar arasında.

Bu çerçevede Meclis’in, 1999 yılında yaşanan Gölcük depreminin ardından deprem konusunda yapılan çalışmaların tüm yönleriyle incelenerek, alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla kurduğu Meclis Araştırma Komisyonu’nun yayınladığı rapor emsal gösterilebilir.

Raporda, “Bütçe içerisine alınan Afetler ve Sivil Savunma Fonları mutlaka serbest bırakılmalıdır. Yeni kaynaklar yaratılmalıdır” önerisi yer alıyor. Ancak biliniyor ki 1999 depreminden sonra harcamaya tahsisli özel fon hesapları kurulmadı ya da özel harcama için tahsis edilmedi. Daha sonra deprem özelinde harcamaya tahsisli özel fon hesabı kurulmasına karşın kurulan fonlar sonradan ortadan kaldırıldı.

Afet Kanunu ve Tasfiye Edilen ‘Afetler Fonu'

Türkiye’de en önemli kod kanunlardan birisi olan ‘Afet Kanunu’, 1959 yılında 7269 sayılı ve ‘Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun’ adıyla çıkarılmıştı. Afet Kanunu, çıkarıldığı döneme göre uluslararası alanda da öngörülü ve kapsamlı afet yasalarından biri olarak değerlendiriliyor, birçok ülke tarafından örnek alınıyordu. Değişikliklere rağmen günümüzde hala geçerli olan bu kanunun amacı, doğal afetler nedeniyle meydana gelebilecek can ve mal kayıplarının en aza indirilmesi, afet anında ve afetten sonra, etkili işleyecek bir örgütlenme yapısının kurulmasını sağlamaktı. En önemlisi ise her afet sonrasında ayrı bir yardım kanunu çıkarılması uygulamasına son verilmiş, Genel Bütçe dışında ‘Afetler Fon’u oluşturulması öngörülmüştü.1

Afetler Fonu daha sonra, 1999 depreminin ardından konut ve işyeri harcamalarından dolayı afetzedelere borçlandı. Borçlanmanın ardından 2011 yılında kabul edilen 4684 Sayılı ‘Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’ ile fon tasfiye edildi.

AFAD ve Afet Sigortaları: Zorunlu Deprem Sigortası Politikası

1999 Marmara depreminin getirdiği yıkıcı etki ile birlikte, birçok kanun hükmünde kararname ve kanun yürürlüğe girdi.

Bunlardan birisi, 2009 yılında kabul edilen ‘Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’du. Bu kanunla, Türkiye’de etkin bir afet yönetim politikasına geçişte faaliyet göstermek için; Genel Bütçeli Kamu İdaresi olan AFAD kurulmuştu.

İkinci olarak, 2012 yılında yürürlüğe giren 6305 sayılı ‘Afet Sigortaları Kanunu,’ deprem sonucu meydana gelebilecek maddi zararların karşılanmasını teminen yaptırılacak zorunlu deprem sigortası ile çeşitli afetler ve riskler sonucu meydana gelebilecek maddi ve bedeni zararların karşılanabilmesi teminatını düzenliyordu. Bu kanunla birlikte Doğal Afet Sigortaları Kurumunun (DASK) işleyişi belirlenerek zorunlu deprem sigortası politikası izlenmeye başlanmıştı.

AFAD ve Merkezi Bütçe

AFAD, genel bütçeli bir kamu idaresi olduğu için bütçesine dair detaylar Hazine ve Maliye Bakanlığının web-sitesinden incelenebiliyor. Buna göre, AFAD’ın 2022 yılı bütçe ödenek teklifi 2,4 milyar TL olarak belirlenmişti. Haziran ayında ek bütçe çıkarıldığı için bu ödenek teklifi yaklaşık %80 oranında artırıldı. Bütçenin %30’u yatırım giderlerine, %30’u personel harcamalarına ve %5’i mal ve hizmet alım giderlerine ayrıldı. 2022 yılı ek bütçeyle beraber ilk 9 ayda AFAD’ın gerçekleştirdiği harcama tutarı 6,3 milyar TL oldu ve bu tutar 2022 bütçesinin binde 32’si, 2021 bütçesinin de binde 7’siydi.2

AFAD’ın 8 milyar 75 milyon 405 bin TL olarak belirlenen 2023 bütçesi ise genel bütçede %0,183’lük orana denk geliyor.

Yıllara göre AFAD’ın ‘Genel Bütçeli Kurumlar’ arasındaki payının değişimi aşağıdaki grafikte görülebilir:

AFAD’ın ve Genel Bütçeli Kurumların yıllara göre değişim oranı aşağıdaki grafikte görülebilir:

 

Tartışılan ve eleştirilen bir diğer konu ise Türkiye gibi nüfusunun %70’ten fazlasının deprem bölgesinde yaşadığı bir ülkede AFAD’ın bütçesinin, Diyanet İşleri Başkanlığının bütçesinden çok daha düşük olması. Verilere göre özellikle 2018 yılından sonra Diyanet İşleri Başkanlığı ile AFAD’ın payı arasındaki makas giderek açılıyor ve 2023 yılı bütçesine geldiğimizde aradaki farkın neredeyse 28 Milyar TL olduğunu görüyoruz.

Diyanet İşleri Başkanlığı ve AFAD’ın paylarının yıllara göre değişimi aşağıdaki grafikte incelenebilir:

 

Deprem Vergileri: Ne Kadar Toplandı, Nereye Harcanıyor?

109 binanın hasar görmesine sebep olan 1999 Marmara depreminden sonra ekonomik ve sosyal açıdan kentlerin yeniden yapılandırılması için halk arasında ‘deprem vergisi’ olarak da bilinen ‘özel işlem’ ve ‘özel iletişim’ vergileri alınmaya başlanmıştı. 2000 yılına kadar uygulanması beklenen bu vergiler iki kez uzatılmıştı. Bu vergiler arasında yer alan özel iletişim vergisi politikası ise günümüzde hala uygulanıyor.

Teyit.org’un yaptığı analize göre, 1999 depreminden sonra alınmaya başlanan 6 vergiden, iki yıl boyunca yaklaşık 1,1 Milyar TL toplanmıştı. 2000 - 2003 yılları arasında ise iki kalem vergiden 4 Milyar TL toplandı. Son olarak, 2004’ten günümüze kadar geçen sürede özel iletişim vergisi kaleminden toplam 85 Milyar TL toplandı.3

Toplanan özel iletişim vergisinin yıllara göre değişimi aşağıdaki grafikte görülebilir:

Özel iletişim vergisinin, deprem vergileri arasındaki en büyük paya sahip olduğu biliniyor. Şimdiye kadar toplanan özel iletişim vergileri tutarı yaklaşık 87,5 Milyar TL. Bu sayı enflasyon da hesaba katılırsa, 580 Milyar TL olarak karşımıza çıkıyor. Bu maliyetle, teyit.org’un analizine göre 85 metrekarelik yaklaşık 214 bin konut ve 119 metrekarelik 153 bin konut inşa edilebiliyor.

Meclis’e verilen soru önergelerine gelen yanıtlara ya da Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in 2011 yılında yaptığı açıklamaya bakıldığında deprem vergilerinin nereye ve nasıl harcandığı ise tam olarak bilinmiyor.

Değerlendirme

“Türkiye’nin, mevcut yapı stokunun depreme dayanıklı hale getirilmesine yönelik bir fona ihtiyacı var”

Kamu maliyesi ve kesin hesap alanlarında çalışmalar gerçekleştiren akademisyen Dr. Mustafa Biçer ise mecliste.org’a yaptığı değerlendirmede, deprem ülkesi olan Türkiye’nin, depremin zararlarının en aza indirilmesine yönelik olarak mevcut yapı stokunun depreme dayanıklı hale getirilmesine yönelik kaynak sağlayacak bir fona ihtiyacı olduğunu vurguluyor.

Biçer’in yasama çalışmalarına yakından baktığı değerlendirmesi şöyle:

“Aslında 1999 depreminden sonra geçen 24 yılda TBMM’de deprem konusu ile ilgili çalışmalar yapılmıştır. Söz konusu 24 yıl içinde, ilki 21. Yasama Döneminde 23/08/1999 tarihinde, ikincisi 23. Yasama Döneminde 12/01/2010 tarihinde ve üçüncüsü 27. Yasama Döneminde 03/11/2020 tarihinde olmak üzere 3 deprem komisyonu kurulmuştur. Son olarak Türkiye’nin 11 ilini kapsayan bölgede 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan depremden sonra 02/03/2023 tarihinde bir deprem Araştırma Komisyonu kurulmuştur.

1999 depreminden sonra kurulan üç araştırma komisyonu incelendiğinde kentsel dönüşüm ve bu dönüşümün finansmanı üzerine önemli öneriler yer almıştır. Bu öneriler arasında en önemlisi 1999 depreminden sonra 23/08/1999 tarihinde kurulan ve 21. Yasama Döneminde 298 sıra sayısı ile yayımlanan Araştırma Komisyonu Raporunda, o tarihlerde faal olan “Afetler ve Sivil Savunma Fonları”nın serbest bırakılması gerektiği belirtilmiştir. Bu öneriyle, 1999 Depremi sonrası, 57. Hükümetin uygulamaya koyduğu ekonomik istikrar programındaki fonlar gibi bütçe dışı kamu kaynaklarının genel bütçe aktarılmasına yönelik tedbirleri kapsamında harcamaları durdurulan söz konusu Afetler ve Sivil Savunma Fonlarının yeniden amaçlarına uygun olarak çalışması istenmektedir. Daha sonra 20.6.2001 tarihli ve 4684 sayılı Kanun ile Afetler ve Sivil Savunma Fonlarının gelirleri genel bütçe içine alınmış ve fiilen işlemez hale gelmiştir.

Deprem başta olmak üzere doğal afetlerle mücadelede özel bir fon ihtiyacı her zaman dile getirilmiştir. 23. Yasama Döneminde 12/01/2010 tarihinde kurulan Deprem Araştırma Komisyonu Raporunun (Sıra Sayısı 549) 174’üncü paragrafında, merkezi yönetim bütçesinden ve muhtelif işlemlere konulacak vergilerden kaynak aktarılarak deprem başta olmak üzere afet risklerini azaltmaya yönelik çalışmalara finansman desteği sağlayacak sürdürülebilir bir deprem fonunun oluşturulması önerilmiştir. Son olarak Türkiye’nin 11 ilini kapsayan depremden sonra, 06/03/2023 tarihinde, TBMM Başkanlığına sunulan 2/4987 esas numaralı Afet Yeniden İmar Fonunun Kurulması ile Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile “Afet Yeniden İmar Fonu” kurulması gündeme gelmiştir.

Türkiye’de depremin zararlarının giderilmesi amacıyla kurulan fonların kuruluş amacına baktığımızda, daha çok deprem sonrasında ortaya çıkan yıkımın giderilmesi ve vatandaşların acil ihtiyaçlarının giderilmesinin öngörüldüğü anlaşılmaktadır. Örneğin son depremden sonra gündeme gelen “Afet Yeniden İmar Fonu”; adından anlaşılacağı gibi bu fon ile doğal afetler nedeniyle genel hayata etkili afet bölgesi ilan edilen alanlardaki plan, yapım ve benzeri her türlü imar işleri, altyapı ve üstyapı çalışmaları için kaynak sağlanması öngörülmektedir. Ancak bir deprem ülkesi olan Türkiye’nin, depremin zararlarının en aza indirilmesine yönelik olarak mevcut yapı stokunun depreme dayanıklı hale getirilmesine yönelik kaynak sağlayacak bir fona ihtiyacı vardır.”

Kaynaklar
  1. AFAD, "TÜRKİYE’DE AFET YÖNETİMİ VE DOĞA KAYNAKLI AFET İSTATİSTİKLERİ." 2018. (https://www.afad.gov.tr/kurumlar/afad.gov.tr/35429/xfiles/turkiye_de_afetler.pdf
  2.  Yılmaz, Binhan Elif. “AFAD’ın Kurumsal ve Mali Yapısı.” 2023. (https://www.binhanelifyilmaz.com/afad/)
  3.  Saç, Emircan. “Bütüyeç: Deprem Vergilerine Ne Oldu?” 2023. (https://teyit.org/dosya-buyutec-deprem-vergilerine-ne-oldu)